Birdemetgül ADMİN
Mesaj Sayısı : 1046 Points : 2741 Kayıt tarihi : 10/12/10 Yaş : 54 Nerden : İSTANBUL
| Konu: Yaptığını Allahü Teâlâ Görüyor Cuma Mart 04, 2011 4:49 am | |
| ü teâlâ, insanın, her yaptığını görmekte ve her düşündüğünü bilmektedir. İnsanlar, birbirinin dışını görür, ü teâlâ ise, hem dışını, hem de içini görür. Bunu bilen bir kimsenin, işleri ve düşünceleri edebli olur. Buna inanmayanın imanı gider. İnanıp da muhalefet etmek ise, büyük cesarettir. ü teâlâ; (Ey insan! Seni her an gördüğümü bilmiyor musun?) buyurmaktadır.
Resulullah efendimizin huzuruna bir kimse gelerek; - Çok günah işledim, tövbe etsem kabul olur mu? diye arz edince, Peygamber efendimiz;
- Evet, olur buyururlar. Bunun üzerine o kimse;
- O günahları işlerken, ü teâlâ beni görüyor muydu? diye arz eder. Resulullah efendimiz;
- Evet buyurunca, o kimse bir ah çeker ve yıkılıp can verir. İman ve hayâ böyle olur.
ü teâlânın gördüğüne inanan, Onun beğenmediği bir şeyi yapabilir mi?
Büyüklerden bir zat, talebelerinden birini diğerlerinden daha çok severdi. Bu hale, diğer talebelerinin üzüldüğünü görünce, her birine bir kuş verip;
- Bunu, kimsenin görmediği bir yerde kesip getiriniz buyurur. Talebelerin hepsi tenha bir yerde, kendilerine verilen kuşu kesip getirirler. Fakat sevilen talebe, kuşu kesmeden geri getirir. O zat;
- Evladım niçin sözümü dinlemedin, kuşu niye canlı getirdin? diye sorunca, talebe;
- Efendim, kimsenin görmediği bir yer bulamadım. ü teâlâ, her yeri görüyor cevabını verir. Bunun üzerine diğer talebeler, onun derecesinin yüksekliğini anlarlar.
Mısır maliye nazırının zevcesi olan Zeliha, Yusuf aleyhisselamı, kendisine çağırınca, önce kalkıp büyük olduğunu sandığı, bir heykelin yüzünü örter. Yusuf aleyhisselam;
- Bunu, niçin örttün? buyurunca;
- Ondan utandığım için diye cevap verir. Bunun üzerine Yusuf aleyhisselam;
- Sen, bir taş parçasından utanıyorsun da, ben yerleri ve yedi kat gökleri yaratan, Rabbimin görmesinden utanmaz mıyım? buyurur.
Bir kimse, Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine;
- Efendim, sokakta, kadınlara, kızlara bakmaktan kendimi men edemiyorum, ne yapayım? diye sual edince, cevabında;
- ü teâlânın seni, senin o kadını görmenden daha çok gördüğünü düşün! buyurur.
Peygamber efendimiz buyurdu ki: (ü teâlâ, Adn ismindeki Cenneti, şu kimseler için hazırladı ki, günah işleyecekleri zaman, Onun büyüklüğünü düşünüp, Ondan hayâ ederek, günahlardan kaçınırlar.)
Vaktiyle adamın biri, elinde bıçakla bir kadına musallat olur. Adam güçlü, kuvvetli olduğu için de, kimse mani olamaz. Kadın, adamın elinde ızdırap içinde çırpınıp dururken, oraya Bişr-i Hafi hazretleri çıkagelir. Adama iyice yaklaşır ve bir şeyler söyler. Adam birden yere düşer ve kadın da kurtulur. Orada bulunanlar, yerde yatan adamın yanına giderler ve güçlükle nefes aldığını görürler. Adam biraz kendine gelince ona;
- Sana ne oldu? diye sorarlar. Adam;
- Bilmiyorum, ihtiyar zat bana; “Senin bu yaptığını ü teâlâ görüyor” deyince, ayaklarımın bağı çözüldü ve gördüğünüz gibi yere düştüm. Bu zat kimdir? der.
- Bişr-i Hafi hazretleridir, derler. Bunun üzerine adam;
- Eyvah ben onu bir daha nasıl göreceğim, der ve kuvvetli bir sıtma hastalığına yakalanarak kısa bir zaman sonra da vefat eder.
Hazret-i Ömer, halifeliği zamanında bir gece Medine sokaklarını kontrol için gezerken sabaha karşı bir evden, bir kadının kızına;
- Süte su koy! dediğini duyar. Kızın da;
- Emir-ül-Müminin hazret-i Ömer süte su katmayı yasak etti cevabını verdiğini ve annesinin;
- Emir-ül-müminin nereden bilecek demesi üzerine de;
- O görmüyorsa ü teâlâ görüyor dediğini işitir. Hazret-i Ömer bu hadise üzerine o kızı araştırıp, oğlu Asım’a nikah eder. Asım’ın bundan bir kızı olur, bundan da Ömer bin Abdülaziz hazretleri dünyaya gelir...
Netice olarak ü teâlâ, her şeyi görür, bilir, işitir. Her şeye de, gücü yeter. Bu sebeple kişi, yaptıklarını, yapacaklarını iyi düşünmesi lazımdır. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(ü teâlâyı görür gibi ibadet ediniz! Siz, Onu görmüyorsanız da, O sizi görüyor.)
| |
|