RUHSAL HASTALIKLARIN GELİŞİMİNDE
ÇEVRE Mİ DAHA ETKİLİ YOKSA KALITIM MI?
Prof. Dr. Erol Özmen
Ruhsal hastalıklarla ilgili en çok merak edilen konulardan birisi de hastalığın ortaya çıkmasında kişinin içinde yaşadığı çevrenini mi, yoksa kalıtımın mı (genlerin) daha önemli olduğudur. Fakat bu çok yapay bir sorudur; çünkü her hangi bir hastalığın ortaya çıkışını ya da insanın bedensel ve ruhsal gelişimini tümüyle yaşadığı çevreye ya da kalıtıma bağlamak çoğu zaman mümkün değildir. Trafik kazası nedeniyle kişide kırık oluşması tamamen kişide yaşadığı çevreye bağlı olarak ortaya çıkan ender sorunlardan birisidir. Benzer şekilde kişinin yaşadığı çevreden etkilenmeksizin tamamen kalıtıma bağlı olarak ortaya çıkan çok az sayıda hastalık vardır. Çoğu zaman insanlar bazı hastalıklara ya da durumlara yatkınlık yaratan genler ile doğarlar ve bu genlerin kişiyi nasıl ve ne kadar etkileyeceğini ise çevresel etmenler belirler. Örneğin genetik yapısına göre uzun boylu olması beklenen bir kişi yeterince beslenmezse ya da gelişimini aksatacak bedensel bir hastalık yaşarsa, genetik yapısındakine göre daha kısa boylu olması mümkündür. Koroner arter hastalığını başka bir örnek olarak ele alabiliriz: Ailesinde koroner arter hastalığı olan bir kişide koroner arter hastalığı gelişme olasılığı yüksektir. Fakat bu kişi kolesterolden zengin bir diyetle beslenirse ve stresli bir yaşam yaşarsa bu riski çok artar.
Ruhsal hastalıklar ya da kişilik yapıları düşünüldüğünde ise tamamen çevresel etmenlere ya da tamamen kalıtıma bağlı olarak ortaya çıkan her hangi bir ruhsal hastalık ya da kişilik yapısı bulunmamaktadır. Ruhsal hastalığın ortaya çıkmasında kişiden kişiye farklı derecelerde de olsa; hem çevrenin, hem kalıtımın etkisi bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda da şizofreni’den depresyona, demanslardan kişilik bozukluklarına tüm ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasında, sürmesinde ve süreklilik kazanmasında hem çevrenin hem kalıtımın rolü olduğu görülmektedir. Ruhsal hastalıklar bir çok etmenin kişiyi etkilemesi sonucunda ortaya çıkan hastalıklardır. Şizofreni gibi bazı hastalıklarda genlerin etkisi depresyon gibi bazı hastalıklara göre daha belirleyici rol oynasa da şizofreninin ortaya çıkmasında, sürmesinde ve süreklilik kazanmasında çevresel etmenlerin de çok önemli etkileri olmaktadır. Aynı durum depresyon için de geçerlidir, şizofreni ile kıyaslandığında genlerin belirleyici rolü daha az iken depresyon geçirmeye yatkın genetik yapısı olanlarda depresyonun daha kolay gelişmektedir.
Diğer yandan her hangi bir kişinin ruhsal hastalıkların ortaya çıkması ile ilgili inançları, onun ruhsal hastalıklara ve ruhsal hastalığı olanlara yönelik tutumlarını da etkilemektedir. Çevrenin etkili olduğunu düşünen insanlarda iki farklı tutum görülmektedir (bazen aynı kişide bu iki tutumun bir arada bulunmaktadır): ilkinde bu insanlara mağdur ve mazlum, diğerinde ise bu insanlara zayıf, kolay incinen ve korunması gereken insanlar olarak bakılmaktadır.
Prof. Dr. Erol Özmen
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı